İçeriğe geç

1 Meşrutiyet ne zaman sona erdi ?

1. Meşrutiyet Ne Zaman Sona Erdi?

Türk tarihinin en ilginç dönemlerinden birine, 1. Meşrutiyet dönemi deniyor. Ancak, kimse bu dönemin sona erdiği tarihi tam olarak kestiremiyor. 1876’da başlayıp 1878’de sona erdiği söyleniyor, ama bir şeyin resmî olarak bitmesi ile halkın gözündeki sona ermesi farklı şeylerdir. O zaman gelin, hem güçlü hem de zayıf yanlarıyla bu konuyu derinlemesine inceleyelim ve biraz da tartışma yaratalım.

1. Meşrutiyet’in Başlangıcı ve Sona Erme Tarihi

1. Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkmadan önce, halkın daha fazla söz sahibi olması için yapılan bir deneyimdi. Peki, 1. Meşrutiyet ne zaman sona erdi? Tarihçiler, 1878 yılında II. Abdülhamid’in, Prens Adaları’nda yaptığı “içki keyfi” sırasında Meclis-i Mebusan’ı (Osmanlı parlamentosu) kapatmasıyla birlikte sona erdiğini söylüyor. Ama işin gerçeği şu: Meclis kapatıldı ama halkın yaşadığı sosyal, kültürel ve politik çalkantılar, Meşrutiyet’in etkilerini çok daha uzun yıllar hissettirdi. Bu sebepten, 1. Meşrutiyet’in bitişi sadece bir takvim meselesi değildir; daha derin bir ideolojik ve toplumsal dönüşümün başlangıcıdır.

1. Meşrutiyet’in Güçlü Yönleri

Bu dönemi sevmemin sebeplerinden biri, halkın yönetime katılma isteği. 1876’daki Kanun-i Esasi (Osmanlı Anayasası) ile, Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kez halkın sesi daha fazla duyulmaya başlandı. Yani, Meşrutiyet döneminde, bir anlamda, “biz de varız” demeye çalışan bir halk vardı. Kısacası, bu dönem modernleşme adına atılan önemli adımlardan biriydi. O dönem Osmanlı’nın içine düştüğü bunalımları ve yenilik arayışlarını göz önünde bulundurursak, bir tür ‘deneysel demokrasi’ sayılabilir.

Meşrutiyet’in bir başka güçlü yönü, entelektüel anlamda oldukça verimli bir dönemi işaret etmesidir. Dönemin aydınları, Fransız İhtilali’nden ilham alarak halkı bilinçlendirme çabalarına girdiler. İkinci Meşrutiyet’te bu iyice güçlendi, fakat 1. Meşrutiyet de bu düşüncelerin tohumlarının ekildiği dönemin kendisiydi.

1. Meşrutiyet’in Zayıf Yönleri

Ama tabii, her altın parçasının bir kararmış tarafı vardır. 1. Meşrutiyet’in zayıf yanlarına gelince, burada gerçekten derin bir hayal kırıklığı var. Her şeyden önce, halkın yönetime katılması için yapılan adımlar, bir süre sonra devlete geri dönüp halkı ezmeye çalışan bir yapıya dönüşmeye başladı. Peki, ne oldu? II. Abdülhamid’in istibdat yönetimi altında, özgürlüklerin kısıtlandığı, meclisin ve halkın sesinin dinlenmediği bir ortam oluştu. Meclis’in kapatılmasının ardından, iktidar, daha fazla baskı ve sansürle halkı kontrol etmeye başladı. Yani aslında, 1. Meşrutiyet’in sona erdiği tarih, aynı zamanda “aslında ne oldu ki?” diye sormamıza neden oluyor.

Bu dönemin diğer zayıf yönlerinden biri, halkın demokrasiye olan inancının hızla sarsılmasıydı. Aslında, daha önce özgürlük adına yapılan her şey, kısa sürede boş bir balon gibi patladı. Her ne kadar halkta bir coşku uyandırmış olsa da, gerçek anlamda siyasi güçlerin halkın isteklerine kulak verme noktasında ne kadar isteksiz olduğu, bu dönemi hep gölgelemişti.

1. Meşrutiyet ve Hedefler: Gerçekten Ulaşıldı mı?

Peki, Meşrutiyet’in sona ermesinin ardından Osmanlı’da ne değişti? Gerçekten de halk daha çok söz sahibi olabildi mi? 1. Meşrutiyet, bir yönüyle büyük bir hayal kırıklığıydı ama bir diğer yönüyle de Osmanlı İmparatorluğu’nda halkı ve aydınları düşünmeye, sorgulamaya itti. 1876’daki Kanun-i Esasi’yi bile hazırlayanlar, aslında neyin peşindeydiler? Demokrasi mi, yoksa daha ziyade, hükümetin işlerini kolaylaştıracak bir kontrol mekanizması mı?

Bunları tartışmak, bir anlamda, Osmanlı’daki Meşrutiyet hareketinin de sonrasında gelen toplumsal hareketleri anlamak için oldukça önemli. Tıpkı günümüzün “yapay zekâ ile yönetilen sistemlere” ne kadar güvenebileceğimizi sorgulamamız gibi, 1. Meşrutiyet döneminde de halkın demokratik talepleri ve Sultan’ın tahammülsüzlüğü arasında tam anlamıyla denge kurulamamıştı.

Tartışmaya Açık Sorular

1. Meşrutiyet bir “deney” miydi, yoksa halkın hakları adına atılmış gerçek bir adım mıydı?

II. Abdülhamid’in baskıcı yönetimi, halkı mecbur bırakmış olabilir miydi, yoksa özgürlüklerin gerçekten genişletilmesi mi isteniyordu?

Meşrutiyet, daha sonra gelen toplumsal hareketlere nasıl etki etti? Demokrasiye olan inanç ne kadar güçlüydü?

Eğer Meşrutiyet başarılı olsaydı, Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği nasıl şekillenirdi?

Her ne kadar bir dönemin kapanması gibi görünen 1. Meşrutiyet, aslında bize halen geçerli sorular sorduruyor. Şu an bile, halkın daha fazla söz sahibi olmasını isteyenlerin çokluğuyla, Meşrutiyet döneminin sona ermesinin tam anlamıyla bir “son” olmadığını iddia edebilirim. O dönemi ne kadar eleştirirsek eleştirelim, zamanın içinden bakıldığında, onun açtığı yolda ilerlemeye devam ettiğimizi söyleyebiliriz.

Tartışmayı sürdürmek, hem geçmişi hem de bugünü anlamak açısından oldukça değerli. Ne dersiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet giriş