Muhlama Nedir, Nasıl Yapılır? Tartışmalı Bir Lezzet Üzerine Cesur Bir Eleştiri
Muhlama. Hangi Karadenizli, bu ismi duyduğunda “Evet, işte tam bu!” diye mutlu olmaz ki? Ama bir düşünün, bu meşhur yemeği gerçekten ne kadar hak ediyor? İçinde bol tereyağı, peynir ve mısır unu bulunan bu yemekte, her şey göründüğü kadar masum mu? Yavaşça ve temkinle yemekler hakkında birkaç provokatif soru sormaya karar verdim: Muhlama, gerçekten bu kadar övülmeye değer mi? Hangi yemeğin bu kadar “abartılmasına” izin veriliyor? Belki de bazı lezzetlerin popülerleşmesi, çoğu zaman tartışmaya değmeyecek kadar basittir. Yani, gerçekten mi? Muhlama’nın arkasında ne var?
—
Muhlama, Karadeniz’in Simgesi mi?
Öncelikle, muhlama nedir? Farklı tariflerle yapılan bir yemektir, ancak temelde mısır unu, peynir ve tereyağı içerir. Kısacası, üç ana bileşenden oluşur. Basit değil mi? Çok da özel bir şey yok gibi görünüyor, değil mi? Ancak gelin görün ki, bu basitliği bazen sanki bir “mutfak efsanesi” yaratıyormuş gibi sunuyoruz. Tereyağının fazla, peynirin bol olması ve mısır ununun yumuşacık dokusu, Karadeniz’in gururu olarak tanıtılıyor.
Bu kadar popülerleşen bir yemeğin ardında sadece geleneksel bir kültür mü yatıyor? Yoksa insanlar, sırf bir şişede fazla tereyağı ile geleneksel lezzetleri şişirmenin cazibesine mi kapılıyor? Elbette, muhlama bazıları için bir tat bağımlılığına dönüşebilir ama, gerçekten tüm bu abartıyı hak ediyor mu? Hangi yemek, mutfağında bolca tereyağıyla böyle bir yükseliş yakalayabiliyor?
—
Muhlama: Lezzet mi, Sağlık mı?
Ve işin sağlık kısmı… Kimse gerçekten muhlama yaparken, bu yemeğin kalori bombası olduğunu düşünür mü? Bir tabak mıhlama, dört kişilik kalori alımını bir araya getirebilir. Tereyağı, peynir ve mısır unu – bu üçlünün birleşimi, her öğünde yenmesi gereken bir şey mi? Gerçekten midemizde ağır bir yük oluşturuyor ve sabah kahvaltısında böyle yoğun bir başlangıç yapmak… Sadece midemizi değil, uzun vadede sağlığımızı da mı zorlayacaktır?
Hepimiz biliyoruz ki, mısır unu da yüksek karbonhidrat içeriyor, tereyağı ise kalp dostu olmaktan uzak. Sağlık açısından bu kadar ağır bir yemek, özellikle modern beslenme trendleriyle ne kadar uyumlu? Muhlama’nın şişmanlatıcı yan etkileri, bazen masumca sunuluyor. Ama sağlıklı yaşam trendlerinin hüküm sürdüğü şu günlerde, bu kadar yağlı ve ağır bir yemeğin övülmesi, kesinlikle sorgulanabilir.
—
Sadece Lezzet mi? Ya Peki Pratikliği?
Geldik muhlamanın en tartışmalı yönlerinden birine: Pratikliği. Evet, bu yemeğin yapımı oldukça kolaydır ve hemen herkesin mutfağında bir şekilde yapılabilir. Ama burada duralım… Muhlama yapmak, gerçekten ne kadar yaratıcı bir yemek tarifi? Sadece tereyağını, peynirini ve ununu birleştirip karıştırmak, gerçekten bir aşçılığın zirvesi mi? Kültürel bir değer olabilir, tamam, ama çok fazla basitlik barındıran bir yemek, gerçekten mutfakta bir sanat eseri mi?
Bir kere mutfakta geçirdiğiniz zaman, bu kadar basit bir tarif için gereksiz yere harcanmış gibi gelmiyor mu? Bir miktar yağ, biraz peynir ve mısır unu ile yapılan bir yemeğin, sürekli her köşede “Karadeniz’in efsanesi” olarak lanse edilmesi biraz fazla değil mi? Mutfakta daha yaratıcı, daha zengin tatlar ortaya koyabilecekken, bu kadar basit bir tarife sürekli aynı yere odaklanmak, mutfak kültürümüzü daraltıyor olabilir mi?
—
Muhlama, Bir Kültürel Miras mı?
Şimdi gelelim en önemli soruya: Muhlama, gerçekten bir kültürel miras mı, yoksa sadece yanlış bir şekilde abartılmış bir yemek mi? Mıhlama, sadece Karadeniz’in değil, tüm Türkiye’nin “daha iyi tanıtılması gereken” yemeklerinden biri olabilir, ama belki de “muhlama” adı altında yapılan aşırı övgü, çok da hak edilmiyor. İşi abartmadan önce, gerçekten bir kültürün bu kadar basit ve tekdüze bir şekilde lanse edilmesi tartışmaya değer.
Bunun yerine, her bölgenin lezzetlerini daha dikkatli tanıtsak, çeşitliliği kutlasak daha etkili olmaz mı? Ya da belki de bu kadar büyük övgüye layık bir yemek olsa da, ona dair daha derin ve zengin hikayeler anlatılmalı. Muhlama’nın gerçek özünü anlamadan ve tadını çıkararak yapılan bu övgüler, aslında bir yanılsamadan ibaret olabilir.
—
Sonuç: Muhlama Gerçekten Ne Kadar Övülmeli?
Muhlama, pek çok Karadenizli için hem kültürel bir hazine hem de rahatlatıcı bir tat olabilir. Ancak bunun her zaman abartıldığı ve abartılmaya devam edildiği bir gerçek. Peki, gerçekten hak ettiği yere mi oturuyor? Herkesin mutfağında kolayca yapabileceği bir yemek, ne kadar değerli olabilir?
İşte bu soruları sorduktan sonra, belki de muhlama ile ilgili algıyı yeniden değerlendirme zamanı gelmiştir. Sizin görüşlerinizi duymak isterim. Sizce muhlama, gerçekten bu kadar abartılmayı hak ediyor mu? Yoksa mutfak kültürümüzde daha derinlemesine keşfetmeye değer başka yemekler mi var? Yorumlarınızı merakla bekliyorum!