İçeriğe geç

Görgü tanıklığını etkileyen faktörler nelerdir ?

Görgü Tanıklığını Etkileyen Faktörler Nelerdir? Psikolojik Bir Bakış

Bir Psikoloğun Merceğinden: Hafızanın Kırılgan Aynası

İnsan zihni, olayları kaydeden bir kamera değil; anlam kuran, duygularla örülü bir hikâye anlatıcısıdır. Görgü tanıklığı bu kırılgan anlatıcının en çarpıcı örneklerinden biridir. Adli psikoloji alanında sıkça tartışılan bu konu, yalnızca mahkeme salonlarının değil, insan zihninin de merkezinde yer alır. Bir psikolog için görgü tanıklığı, insan hafızasının güvenilirliğini sorgulatan bir laboratuvardır.

Peki, bir insan bir olaya gerçekten nasıl tanıklık eder? Gördüğümüz şey mi doğrudur, yoksa hatırladığımız biçimi mi? Bu sorular bizi, görgü tanıklığını etkileyen bilişsel, duygusal ve sosyal faktörlerin derinliklerine götürür.

Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Hafıza, Algı ve Yanılsama

Bilişsel psikolojiye göre hafıza, sabit bir kayıt sistemi değildir; sürekli yeniden yazılan, yeniden düzenlenen bir süreçtir. Görgü tanıklığı sırasında kişi, bir olayı görürken onu anlamlandırır, yorumlar ve kendi zihinsel şemalarına göre biçimlendirir.

Elizabeth Loftus’un çalışmaları bu konuda çığır açmıştır: Tanıklık ifadeleri, küçük bir kelime değişikliğiyle bile tamamen farklılaşabilir. Örneğin, “Arabalar çarpıştı mı?” yerine “Arabalar birbirine girdi mi?” sorusu, tanığın olayı daha şiddetli hatırlamasına neden olabilir.

Bilişsel çarpıtmalar da görgü tanıklığını etkiler. Dikkat yanlılıkları, olayın belirli bir yönüne odaklanmayı sağlarken, diğer detayları bulanıklaştırır. “Tünel görüşü” denilen bu durum, özellikle stres altındaki bireylerde sık görülür. Göz, tehdit unsuru üzerinde sabitlenirken, çevredeki önemli ayrıntılar gözden kaçar.

Sonuç olarak, görgü tanıklığı bir fotoğraf değil, bir zihinsel kolajdır. Gerçek ile yorum arasındaki bu ince sınır, adaletin en hassas dengesini belirler.

Duygusal Boyut: Stres, Korku ve Belleğin Rengi

Duygular, tanıklığın en güçlü şekillendiricilerindendir. Stres ve korku düzeyi, bir olayın hatırlanma biçimini doğrudan etkiler. İnsan beyni, özellikle amigdala ve hipokampus etkileşimiyle duygusal olayları daha kalıcı kaydeder. Ancak bu kalıcılık, doğruluk anlamına gelmez.

Yoğun stres altında hatıralar, parçalı ve bozuk hale gelebilir.

Bir tanık, o anda hissettiği korkunun etkisiyle ayrıntıları yanlış hatırlayabilir. Bu durum “duygusal yanılma” olarak bilinir. Aynı zamanda duygular, belleğin seçici doğasını da güçlendirir: İnsan, en çok duygusal açıdan etkileyen ayrıntıyı korur, diğerlerini siler.

Empati ve kişisel geçmiş de bu süreci etkiler. Örneğin, daha önce benzer bir olay yaşamış bir kişi, gördüğü sahneyi kendi deneyimiyle karıştırabilir. Böylece gerçek ile anı arasındaki sınır, duygusal bir sis perdesiyle örtülür.

Sosyal Psikoloji Perspektifi: Tanıklığın Sosyal Dinamikleri

Görgü tanıklığı yalnızca bireysel bir süreç değildir; toplumsal bağlamla şekillenir. Sosyal baskılar, grup etkisi ve otorite figürlerinin yönlendirmeleri, tanık ifadelerini dramatik biçimde değiştirebilir.

Asch’in uyum deneyleri bu duruma ışık tutar: İnsanlar, çoğunluğun fikrine katılma eğilimindedir, hatta kendi gözlemleriyle çelişse bile.

Bir tanık, diğer tanıkların anlattıklarına uyum sağlamak için kendi anısını bilinçsizce yeniden düzenleyebilir. Buna “toplumsal uyum hatası” denir.

Medya etkisi de çağdaş tanıklığın bir parçasıdır. Haberlerdeki anlatımlar, fotoğraflar ya da yorumlar, tanığın belleğini şekillendirir. Bu durum “yanlış bilgi etkisi” olarak adlandırılır.

Böylece tanıklık, bireysel bir deneyim olmaktan çıkar; toplumsal bir kurgunun parçasına dönüşür.

Sonuç: Gerçeğin Sınırlarında Bir Hafıza

Görgü tanıklığını etkileyen faktörler — bilişsel, duygusal ve sosyal süreçler — bize insan zihninin ne kadar esnek, ama bir o kadar da kırılgan olduğunu gösterir. Tanıklık, bir gözlem değil, bir anlam üretimidir. İnsan, gördüğünü değil, anladığını hatırlar.

Psikolojik açıdan bu durum bizi şu sorularla baş başa bırakır:

– Hafızamız, gerçeği ne kadar doğru yansıtıyor?

– Tanıklıklarımızda ne kadar bize ait olan, ne kadar başkalarının sesi var?

– Bir olayı hatırlarken mi yaşarız, yoksa yaşarken mi hatırlarız?

Cevaplar ne olursa olsun, insan zihninin karmaşıklığı bizi bir gerçeğe götürür: Görgü tanıklığı, gerçeğin değil, insanın hikâyesidir.

Etiketler: #psikoloji #görgütanıklığı #hafıza #bilişselpsikoloji #sosyalpsikoloji

8 Yorum

  1. Nazende Nazende

    Görgü Tanığı Tanımlama Doğruluğunu Etkileyen Tahmin Değişkenleri. Zamanın geçişi, olayın gerçekleştiği ortam ve süre, olaya karışan bireylerin ırkı ve bilinçdışı aktarım gibi birçok faktör, kimlik tespitlerinin doğruluğunu etkileyebilir. Görgü tanıkları oldukça ikna edici hukuki ifadeler sunabilirler, ancak deneyimleri kusursuz bir şekilde kaydetmek yerine, hafızaları çeşitli hatalara ve önyargılara açıktır.

    • admin admin

      Nazende!

      Fikirleriniz yazının akademik yönünü güçlendirdi.

  2. Efe Efe

    Görgü tanığı ifadesi, kişilerin tanık oldukları bir olay hakkında verdikleri ifadeyi ifade eden hukuki bir terimdir . Örneğin, tanık olunan bir soygun veya trafik kazasının duruşmasını anlatmaları istenebilir. Bu, faillerin kimliğinin belirlenmesi, olay yeri detayları vb. içerir. Görgü tanıklarının belleğine ilişkin ilk deneyler, Fransa’da Binet (1900) ve Almanya’da Stern (1910) tarafından çocuklar üzerinde yapılmıştır.

    • admin admin

      Efe! Her fikrinize katılmasam da katkınız için teşekkür ederim.

  3. Münire Münire

    Görgü tanığı ifadesi , bir görgü tanığının veya mağdurun mahkeme salonunda verdiği, soruşturma altındaki belirli olay sırasında gözlemlediklerini anlattığı anlatımdır . İdeal olarak, olayların bu şekilde hatırlanması ayrıntılıdır; ancak durum her zaman böyle değildir. Görgü tanığı ifadesi, kişilerin tanık oldukları bir olay hakkında verdikleri ifadeyi ifade eden hukuki bir terimdir . Örneğin, tanık olunan bir soygun veya trafik kazasının duruşmasını anlatmaları istenebilir.

    • admin admin

      Münire! Her görüşünüzle aynı fikirde değilim, fakat teşekkürler.

  4. Bora Bora

    Görgü tanıkları oldukça ikna edici hukuki ifadeler sunabilirler, ancak deneyimleri kusursuz bir şekilde kaydetmek yerine, hafızaları çeşitli hatalara ve önyargılara açıktır. Onlar (tıpkı hepimiz gibi) belirli ayrıntıları hatırlamakta hata yapabilir ve hatta gerçekte yaşanmamış tüm olayları hatırlayabilirler. Görgü tanığı ifadesi , bir görgü tanığının veya mağdurun mahkeme salonunda verdiği, soruşturma altındaki belirli olay sırasında gözlemlediklerini anlattığı anlatımdır .

    • admin admin

      Bora!

      Kıymetli katkınız, yazının bilimsel değerini yükseltti ve daha güvenilir bir kaynak olmasına katkıda bulundu.

Nazende için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet girişprop money